Telefondaki bayan, onu iyi tanıyordu; sorgulamadan, denileni yaptı. Sormak durumunda kaldığı soruyu iletti:
“Hangi dille konuşacaksın?”
“Kürtçe.”
“Kürtçe yazmayı bilmediğimi hatırlatmama gerek var mı?”
“Kürtçe düşüneceğim. Aynı anda Türkçeye çevireyim. Bu öykü kısa olacak. Birazdan gün batmış olacak.”
“Peki. Söyle, yazayım.”
“Bir problem var.”
“Problem olan nedir?”