Çocukken karlı, soğuk kış gecelerinde, soba ateşinin etrafına kurulup anlatıcılardan dinlediği hikayeler, masallar, destanlar belleğinde yer ederken, hikayenin bir yerine sızmış olan yemek bahsinin özel bir yeri olmuş Muhsin Kızılkaya için. Kulağına çalınan onca kan, gözyaşı ve acının arasından, buram buran yemek kokuları dolmuş burnuna… O hiç var olmayan yemeklerin tadı kalmış damağında.
Açlıktandı!
“Onca Açlık Varken”, bizi düğünlerden alıp Mir konaklarına götürüyor, ...