Muhsin Kızılkaya, 1960’ların başında doğan, yani bu toplumun git gide daha büyük bir hızla çöktüğü; sarsıntılarla direnişleri, umudu ve düş kırıklıklarını, kanla gülü, kurşuni zamanlarla şiirin çırpınışını iç içe ya da art arda yaşadığı yıllarda büyüyen bir kuşağın yazarı. Bu dağdağalı süreci insan portreleri, ilginç “cins” insan-hayat hikayeleri üzerinden bir film gibi anlatıyor. Fonda kah Hakkari dağları, vadileri var, kah İstanbul’un tarihi silüetleştiren, şimdi ve geleceğe koşullu uğultusu. ...